Stratejik düşünmek…
Kulağa kolay geliyor, değil mi? Fakat iş dünyasında gerçekten “stratejik düşünebilen” insanların sayısı, sanıldığı kadar fazla değildir. Çünkü işin doğası bizi sürekli ayrıntılara, yani mikroya çeker.
Günün koşturması içinde e-postalar, toplantılar, raporlar, müşteri talepleri ve anlık krizlerle boğuşurken, farkında olmadan bir girdabın içine gireriz. Sürekli bir şeyler yaparız ama yönümüzü kaybederiz. Oysa bir yöneticinin görevi sadece akıntıya kapılmadan kürek çekmek değil, o akıntının nereye aktığını da görmektir.

İşin Doğası: Mikroda Yaşamak

Her organizasyon, doğası gereği mikro düzeyde işler. Üretim bandında bir makinenin ayarından satış ekibinin sahadaki performansına kadar her şey ayrıntılara bağlıdır. Bu mikro dünyada çalışan bir birey için “iş yapmak”, detayları yönetmek demektir. Ve bu çok değerlidir.
Ancak sorun, birçok yöneticinin yıllar içinde o mikro düzeyden kopamamasıdır. Operasyonel detayları yönetmek, stratejik düşünmenin yerini almaya başlar. İnsan kendini meşgul hisseder ama bu meşguliyet çoğu zaman verimlilik yanılsamasıdır.

Kişi o kadar çok “iş” yapar ki, gün sonunda yorulur ama aslında hiçbir stratejik fark yaratmamıştır.
Yani yoğunluk, strateji değildir.
Bir liderin değeri, meşguliyetinde değil, önceliklendirme becerisinde yatar.

Makro Zihin: Yukarıdan Görme Yetisi

Stratejik düşünmek, yukarıdan bakabilme sanatıdır. Bir anlamda zihinsel bir yüksekliğe ulaşmaktır.
Nasıl ki bir pilot yerden kalktığında şehri başka bir boyutta görür; o karmaşık yollar, o kaotik trafik yukarıdan baktığında anlamlı bir düzene dönüşür — işte stratejik düşünme de budur. Aynı karmaşık organizasyonu yukarıdan görebilmek.

Yönetici bu perspektife çıktığında artık yalnızca “ne yapıyoruz” değil, “neden yapıyoruz” ve “ne sonuç elde edeceğiz” sorularını sorar.
Çünkü mikro düzeyde sorular, taktiksel; makro düzeyde sorular, yön belirleyicidir.
Birincisi bugünü kurtarır, ikincisi yarını kurar.

Makro bakış açısı olmadan yönetim, bir puzzle’ın tek bir parçasına saplanıp bütünü unutmaktır.
Bu nedenle üst düzey liderlik, mikro ayrıntıları anlamakla başlar ama orada kalmaz; onları sistemsel bütünlüğe dönüştürür.

Zamanın Kölesi Olmak ve Akışa Kapılmak

Günümüzde çalışanların büyük çoğunluğu, zamanın kölesidir.
Sürekli “acil” olanın peşinden koşarken, “önemli” olanı ıskalarlar.
Telefonlar, mesajlar, toplantılar… Hepsi birer dikkat hırsızı gibi zihin enerjimizi emer.
Fakat stratejik düşünmek, bir tür bilinç egzersizidir: Kendini akıştan çekip gözlemlemeyi öğrenmektir.

Bu noktada büyük düşünürlerin tavrı önemlidir. Marcus Aurelius’un “Kendine dışarıdan bak, o zaman kendini yöneteceksin” sözü aslında stratejik düşünmenin özüdür.
Çünkü yöneticilik, sadece insanları değil, önce kendini yönetebilme sanatıdır.
Mikroda kaybolan bir yönetici, aslında kendi bilincini de yönetemiyor demektir.
Oysa stratejik düşünen kişi, zamanı durduramaz ama zamanı yönlendirebilir.

Stratejik Zihin: Düşünce Biçimi Olarak Strateji

Strateji, bir belge değil bir zihniyettir.
Stratejik düşünmek, kriz anında doğru karar vermekten öte bir dünya görüşüdür.
Her adımı, daha büyük bir sistemin parçası olarak algılamak, neden-sonuç ilişkilerini görmek ve bugünkü kararların yarın hangi sonuçlara yol açacağını öngörmek demektir.

Bu noktada Peter Drucker’ın şu sözü hatırlanmalıdır:

“Yönetim, işleri doğru yapmaktır; liderlik ise doğru işleri yapmaktır.”

Stratejik düşünen lider, sadece verimliliği değil, doğruluğu da sorgular.
Çünkü yanlış işi mükemmel şekilde yapmak, zaman kaybıdır.
Stratejik akıl, önce doğru yönü bulur, sonra o yönü verimli hale getirir.

Uygulamada Stratejik Düşünmenin Engelleri

  1. Operasyonel Körlük:
    Kişi, sürekli çalışmaktan çalıştığını sorgulamaz hale gelir. Bu bir tür zihinsel otomatik pilottur.
  2. Kısa Vadeli Baskılar:
    “Hemen sonuç alalım” kültürü, uzun vadeli düşünmeyi baltalar.
  3. Ego ve Yetki Karması:
    Bazı yöneticiler, detaylara müdahale etmeyi kontrol göstergesi sanır. Oysa mikroya fazlaca karışmak, büyük resmi kaybetmenin en kesin yoludur.
  4. Zaman Planlaması Eksikliği:
    Stratejik düşünme, yoğun iş temposu içinde zaman ayırmadan gelişmez. Planlama yapılmadıkça makro bakış geriye itilir.

Stratejik zihin bu engelleri aşmak için farkındalık geliştirir. Gün içinde kendine zaman yaratır; düşünmek için, bağlantı kurmak için, olayları daha geniş bir bağlamda görmek için…

Bir Liderin Makro Rutini

Her gün en az 15 dakikanı düşünmeye ayır.
Bir adım geri çekil.
Bugün yaptığın işlerin hangisi uzun vadeli hedeflerine hizmet ediyor, hangisi sadece “koşturma”dan ibaret?
Bu sorunun cevabı seni stratejik düşünmeye iter.
Gerçek liderler bu farkı erken keşfeder. Bu yüzden daha az yorulur, ama daha çok sonuç üretirler.
Çünkü zihin yüksekliği, enerji ekonomisidir.

Mikroda Kaybolmadan Makroya Ulaşmak

Stratejik düşünmek, bir yönetim becerisi olmanın ötesinde bir yaşam tavrıdır.
Hayatı sadece içinden geçerek değil, ona yukarıdan bakarak anlamlandırma disiplinidir.
İş dünyasında başarı, sadece “yapmakta” değil, “anlamlandırmakta” yatar.
Bir şirketin kaderini belirleyen şey, çalışanlarının çokluğu değil; o kalabalığa yön veren birkaç kişinin makro bilincidir.

Unutmayın:
İş mikrodur, ama liderlik makrodur.
Birini yapmak için ter dökersiniz, diğerini geliştirmek için kendinize ve işe yukardan bakmayı öğrenmeniz gerekir.
Ve zihnini yukarıya çıkarabilen her yönetici, yalnızca işi değil, zamanı da yönetir.

About The Author