İş hayatını şekillendiren dinamiklerden biri çalışanların ne istediğiyse, ve başarılı ve mutlu bir iş hayatı için çalışanların anlaması gereken diğer şey patronun, yani işverenlerin ne istediğidir. Basit bir ticari işletmenin patronunda, çok uluslu anonim yapıların yönetim kurullarına kadar şahıs ya da hükmi şahıs  (tüzel kişi) bütün patronların temel yaklaşımları birbirine benzer.

Patron öncelikle para kazanmak için yola çıkmış kişidir. Bir iş kurmak için ortaya koyduğu tüm çabalar, aldığı riskler, oluşturduğu yapı para kazanmak için oluşturulmuştur. Yani patronlar herşeyden önce para kazanmak ister. Bunun çalışan tarafındaki adı katmadeğerdir. Yani patronlar çalışanlarının ilk olarak katmadeğerli, yani çalışkan ve verimli olmasını arzu ederler. İşin çalışkanlık tarafı bizzat çalışanı ilgilendirse de konu verimliliğe gelince çalışanın verimli olabileceği ortamı yaratmak öncelikle patronun görevidir.

Binbir emek ve masrafla kurulan iş çoğu zaman işverenlerin hayatlarını vakfettikleri biricik gözbebekleridir. Bütün başarılı sermayedarların hayatları kendilerini elleriyle büyüttükleri ve korudukları yapıya bir adayış öyküsüdür aslında. Bu adayışın temelinde de özen ve sadakat vardır. Patronlar her bir çalışanlarının en az kendileri kadar işlerine özenli ve sadık olmasını arzu ederler. Yani patronlar ikinci olarak çalışanlarından özen ve sadakat beklerler. Çalışanların özen ve sadakati arttıkça patronun gözünde değeri yükselir. Çalışanların işi kendi işiymiş gibi sahiplenmeleri patronların en büyük beklentisidir çalışanlarından. Aynı şekilde işin kendi işiymiş gibi sahiplenilmemesi de onları en çok öfkelendiren şeydir. Hayatlarını adadıkları işyerine özen gösterilmemesini kendilerine yapılmış bir saygısızlık olarak algılamaları işten bile değildir.

Patronların son temel isteği ise çalışanların dürüstlük ve bağlılığıdır. Onların hayatlarını adayayarak kurdukları işi emanet ettikleri kişilere güven duyabilmeleri çok önemlidir. Dürüstlük iş hayatındaki en değerli erdemlerden biridir. Kısa dönemli hesaplarımızla zaman zaman unutuyor olsak da dürüstlük uzun dönemde daima kazandırır. Dürüstlük bir çalışanın işveren nezdinde takdir edilecek en temel vasfıdır. Bütün terfilerin birincil gizli karakteri, en yukarıya ulaşmayı başaran kişilerin en ayır edici özelliğidir. Son dönemde çok gündemde olsa ve genç çalışanlara öneriliyor olsa da işe bağlılık, başarı ve mutluluk getiren diğer bir erdemdir iş hayatında. Patronlar çalışanların en az kendileri kadar işe bağlı olmasını arzu ederler. Çok sık iş değiştirmiş kişiler, oradan oraya sıçrayan çalışanlar güven ve bağlılığa inanan işverenlerce şüpheyle karşılanır. Bizdeki bir atasözünün dediği gibi yuvarlanan taş yosun tutmaz. Çalışanların adalet, saygı, güven ve anlam buldukları bir işe hayatlarını adamalarından daha mantıklı bir davranış olamaz. Kişinin sürekli iş değiştirmesi ne maddi ne manevi verimliliği ve tatmini için arzu edilir bir tutum olmaz. Bağlılık aynı zamanda kişinin çalıştığı süre boyunca işyerinin menfaatini, çıkarlarını herşeyin önünde tutması demektir.

Bir anlamda bu saydığımız vasıflar patronajın sosyal projeksiyonudur. Yani kendi işinde çalışkan, özenli, sadık, prensiplerine karşı dürüst ve bağlı olan patron, kimliğini projekte ederek kendi vasıflarının karşılığını çalışanlarında görmek ve kendine benzeyen vasıflara sahip çalışanlarla yürümek isteyecektir.

Geçmişte de günümüzde de işverenlerin, kelimenin daha kadim anlamıyla patronların çalışanlardan temel beklentilerini bu şekilde özetleyebiliriz. Nasıl formüle edersek edelim, bu konuya dair kavramları ne kadar modern ve bilimsel terimlerle çözümlersek çözümleyelim, patronların çalışanlardan beklentileri böyledir. Bunu kavrayan ve içselleştiren çalışanlar daha başarılı olacaklardır.